Kendine Bir Şans Ver
- Selver Akdoğan
- 17 Eki 2021
- 2 dakikada okunur
Bugün karıştırdığım bi bilim kitabında ailenin öneminden bahsediyordu. Hepimiz sosyal çevremizin birer yansımasıyız. İyi yönlerimiz, kötü yönlerimiz, zayıf yönlerimiz… Ve nice bizi biz yaptığını düşündüğümüz şeyler. Ama aslında bilimsel olarak baktığımızda olaylar karşısında verdiğimiz tepkiler dahil olmak üzere her şeyi sosyal hayatımız belirliyor.
Aile, ismimimiz ve ismimizin anlamı, ismimizi aldığımız kişinin zorlukları. Hayat tekerrürden ibaret ve bizler sadece önümüze konulan reçeteyi okuyoruz.
Bildiğiniz üzere bilinç hala anlaşılması zor bi kavram, biz 21. Yüzyıl insanları için bile…
Bilincimizi anlamlandırabilmek için bir haritaya ihtiyacımız var.
Ben bu konu üstüne, kendimi tanıma üstüne, takıntıları olan bir insanım. Ve bugün bir aydınlanma yaşadım. İkili isimler bireyde her zaman karmaşaya neden olur. İnsanlar isimlerinin anlamını taşırlar. Bunu hepimiz biliyoruz. Ama bununla beraber sadece anlam yetmez. O ismin ana kaynağı, ve onun yaşantısı da size yol verir.
Hayatımızda maruz kaldığımız her bir cümle bilinçaltımıza kazınıyor. Bu ana rahmine düştüğümüz ilk anda başlıyor. Bilinç ve bilinçaltı…
Kendi bilinçaltımı görmek ister miydim? Bunu bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki… Zayıf halkalarımı güçlendirmek istiyorum.
Özgüven her şeydir. Özgüvensiz olduğunda bile öyleymiş gibi davran, ki pozitif şartlama ile buna sahip olabilesin.
Her zaman işe yarar.
Kendimi yaşıyorum ama daha da önemlisi kendimi görüyorum. Yapmam gereken tek şey kendimi anlamlandırıp onu değiştirmek üzere üstüne gitmek. Eğer insan kendi çatlaklarının farkına varır ve çözüm yolu aramaya başlarsa, değiştirmek çok da zor değil.
Değişmeyen tek şey değişimdir, değil mi?
Ama insanların değişime karşı gösterdiği bunca direnç neden?
Şimdiye dek korku olduğunu öne sürerdim. Ama bunun gerçek olmadığını içten içe de biliyordum. Çünkü, yaşadığım bazı trajik olaylar bana bunun doğru olmadığını daha küçük yaşta ispatladı. Değişim doğru koşullar sağlandığında oldukça kolaydır.
Önemli olan doğru koşulları sağlamak.
Neyden korkuyorsun? Ne olacağını düşünüyorsun?
Düşünme yap.
Bu cümleleri kurmak çok kolay. Şu sıralar pek sık gördüğüm birkaç cümle var ki hepsi de aynı kapıya çıkıyor bunlardan biri de şu:
-Eğer atlamaktan korkuyorsan, atlamanın zamanı gelmiştir.
Atlamak aslında basit bir eylem. Ama insan hızlı bir varlık ve sonrasını düşünmek zorunda. Atlamak hiçbir zaman zor değildir. Zor olan atladıktan sonra maruz kalacağın manzara yahut yaşayacağın olay dizileri. Ya atladıktan sonra o chepterı sonlandıramazsan ve sürünmeye başlarsan? Kim ölmek yerine sürünmeyi tercih eder ki?
Kimse.
Bu bir kendimi anlama ve kendi düşüncelerimi görüp kendimden cesaret bulma metni.
Kendini anla, kendine yön ver. Çünkü bu hayat akıp giden suda ikinci kez sana yıkanma şansı vermeyecek.
Kimseye daimi sahip değilsin bu hayatta. Yalnız başınasın.
İstediklerin var, risk al. Önceden ortamını araştır ve kendinde o aktivasyon enerjisini yarat. Kimse her daim seni pushlamayacak bu hayatta. Kimse sırtını sıvazlamayacak. Bunu küçük yaşta öğrendin. Hala gerek etkilerini gerek benzerlerini acı gerçekler doğrultusunda yaşıyorsun.
Kendine bir şans ver.
コメント