Yol Al
- Selver Akdoğan
- 15 May
- 3 dakikada okunur
Hep korkular, acılar deneyimler üzerine aldığım bu yolda çok mu zor sevginin güzelliğin iyiliğin ilerlemenin kıymetini bilmek. Söze gelince her anın değeri bilip, kahkahaları yükseltirken neden yazamaz insan?
Üretim neden sadece acı tetiklenmelerde sancılarda ortaya çıkar?
Sanatçı neden sadece acısını yansıtır, neden parçalanmalarından sızan ışığın gölgesininde yapar gölge oyununu?
Neden iyi anların güneşinde oynanır insan tiyatrosunu? Senaryolar en karanlık günlerde gönül alevinde yazıldığından mı?
İnsan neden aydınlatamaz mumunun ışığıyla kendini, terzi neden sökemez kendi söküğünü?
Soru mu yanlış yoksa yöntem mi? Yoksa her şey aslında birer beyin sisi mi? Belki de kodlanmalarımız yanlıştır. Kendimize ördüğümüz duvarlar sınırlıyordur bizi.
Her gün yaz mesela selver.
Her gün 1 saat bilgisayarın ekranına geç ve puntonun var olup kaybolan puntosuna bak bekle.
Mutlu olduğunda da geç, mutsuz olduğunda da.
Mesela sorgula, babanın hep ne en önde yürü burnuna vursunlar ne de en arkada yürü popona vursunlar sözünü kendi deneyimlerinde de gördüğün için artık kendini ortada kalmaya zorladığın zamanları sorgula. Ne en mutluluğunu ne de en acını yazıya dökemediğini anla.
Hep ortalama hislerin tetiklenmesiyle defteri eline aldığını hatırla.
Ne sınavlardan geçip, kimlerle ne sohbetler ettiğini, kim olduğunu nerden geldiğini nereye gitmek için neler yapman gerektiğini planla.
Tek kişilik planlar yapma mesela ama kimseye de bel bağlama. Hayat müşterek. Kimisi gelir, kimisi gider, kimisi kalır hayatının merkezine yol örer.
Önemli olan değişime açık olup, habitatla (hayatla) bağını kesecek beton duvarlar örmemek.
Bazı kişilerle yüdüğün yollar yıllanmış kitabının tozlanmış sayfalarında birer anı, birer ders birer sınav olarak yer edinebilir ama unutma, bu kitabın yazarı sensin. Ve bu kitapta tek bir ana kahraman var.
Kendi hikayenin ara kakteri olma.
İstediklerini elde etmek için her koşulda ne olursa olsun çalış.
Ne istediğin gibi seni istediklerine götüren yollara da dikkat et ama kimi yol cennet bahçelerine kimi yol ise kanalizasyonlara çıkar.
Kimlerin seni yoldaki başarılarını alkışladığını unutma, kimlerin seni süzüp sadece dinlediğini, kimlerin sen konuşurken yüzüne bakmadığını unutma. Çünkü kimi an gelecek anlayacaksın. çipil çipil gözlerle seni dinleyenleri gördüğünde, ağzından her çıkan kelimeyi dünyanın en önemli belgesini, hayatının en iyi yatırım tavsiyesini alır gibi dinlediğinde, sanki konuşmaların altından bir çeşmeymiş de onlar da birer kadehmiş gibi alabildiğinde seni istediklerinde anlayacaksın farkı.
Saygı duymadığın ve duyulmadığın yerde kalma.
Zaman geçer insanlar unutur. Sen unutsan bile unutmuyorsun, kindarsın.
İnsanın hissedebilen iki organı vardır.
Birisi düşünce hissi birisi ise duyu hissi. Sen duyuları kuvvetli düşünceleri sivri bir kadınsın.
Yol alıyorsun. Geçen gün Mehmet sana bir sohbetinz arasında bir soru sordu. Hiç yalnız hissettin mi diye, sen ise düşünmek için bir zaman istedin. Alladın cümlelerini pulladın ama hayır diyemedin. Çok yalnız hissettin ama hiç yalnız olmadın. Birkaç kereye mahsus hayatta yalnız kaldın. Çocukluğunda ve sinirlenip öç almak için karakterini inşa ettin. konuşmayan surat asan şımarık, her şeye ol diye emreden bi çocukken, insanların bu kibirli karakterin yüzünden seni sevmediklerini dışladıklarını görüp, iletişim becerini geliştirdin. Önce sevdiklerine sonra ise seni sevmesini istediklerine. İnsanların karakterlerini analiz edip onların zaaflarını, hassas halkalarını, kırılgan oldukları arka bahçelerini görüp eğer o insanların hayatında kalmasını istiyorsan hep arka bahçeden hayatlarına girdin. Yolda öğrendin ki hayatına almayı tercih ettiğin insanlar hep acı geçmişi olan insanlardı seni anlayabilecek ama sen izin verdikçe görebilecek insanlar.
Günün sonunda senin gibi güce tapan bir insan, gücün hiçbir şey olmadığını fark etti ve tüm kalkanlarını indirdi. çırıl çıplak iletişim kurmaya karar verdi. Çünkü keşfetmişti insanı, insan dıştan yara aldığında iyileşebiliyordu. İçten alınan yarayı ise kalkanlar korumuyordu.
Öyle bi an geldi ki, anladın bazı şeyleri, artık biliyorsun çünkü kalbin ve aklının arasındaki bağ kopuk değil artık. Artık biliyorsun ki, bir insan sana hata yapıyorsa onun seninle hiçbir ilgilisi yok insan insana farklı davranabilir çünkü travmaları tetiklenebilir. insan insana kötü davranabilir çünkü onda olan şey kendisinde yoktur. Sen tam doğdun, yolda eksildin. O yüzden kendine olan saygını bırakma. Yolda daha çok eksilebilirsin. Ama her şeyi oluşturma gücüne de sadece sen sahipsin. Sen kadınsın. Sen üretensin ve sen problem yaratmayı değil çözmeyi tercih edensin.
Yollar zor olabilir, kendinle kal. ayakların var seni götürür az da olsa sevdiklerin var. Sana yanlış yapıp hayatının geri kalan tüm kısmında sana vicdan borcunu ödemeye kendine söz vermiş olanlar var. Sen yürü yağmur aksın üstünden.
Yağmur olur, çamur olur, asit olur fark etmez. iyileşirsin de, palmiyelerle seni korumaya çalışanlar da olur. Sen sadece yap. Çok düşünme.
Düşündükçe yol alamaz insan ve yol almadıkça geride kalır insan.
Sen yol al Selver.
Senin kazanılmış bir güce ihtiyacın yok.
Sen kendi gücünü kendin yaratıyorsun zaten.
Onca sperm arasından bu kocaman evrene hem beden hem de ruh olarak gelmişsin.
Olmayanı oldurup iki erkeğin arasından kadın olarak gelmişsin.
Sen istenen ve beklenensin.
Eksilirsen çoğalt.
Taşarsan temizle.
Bazen su bulanır bazen ise kirlenir.
Su sen akmaya devam ettikçe temizlenir.
Zor değil, sadece hemen değil.
Zaman spiralini düşün. Sen şu andasın zannediyorsun ama aslında zaman "an" dan ibaret ve her yaşadığın an havada süzülüyor. ihtiyacın olduğunda önce anlarına bak, ve ihtiyacın olduğunda gelecek anlarına yat gör ve uyan.
Uyan ki göresin, hayatın renklerini.
Sen beyazsın, her rengi içinde barındıran.
Comments