top of page

"Hayat bir satranç tahtasıysa, sizin bu oyunda ilerleyebilmeniz için renginize ait taşların zamanla yer değiştirmesi ve tahtadan ayrılması gerekir."

  • Yazarın fotoğrafı: Selver Akdoğan
    Selver Akdoğan
  • 5 Eyl 2024
  • 2 dakikada okunur

Zaman zaman düşüncelerime doluyor, olduğum kişinin olabiliteleri. Geldiğim ailenin ve ortamımdakilerin beni ne kadar etkilediği ve içimde baştan beri yanan ateşin rengi ve eritmeyi tercih ettiği metaryalleri.

Hepimiz zaman yolunun yolcusuyuz. Yol yer yer yaya olmayı yer yer tek yer yer ise birliklerin kahkahalarıyla süregeliyor. Zamanında aynı ortamı paylaştığım insanlara bakıyorum. Eski dostluklarıma, eski aşklarıma hepsinin tek bi ortak özelliği var hepsi, gözünde ışık olan insanlardan oluşuyor. Bir şeyleri yapabilme kabiliyeti olan insanlar. Çok geniş bir küme biliyorum. Ama olan bu benim frekansım bu, çekildiğim insanlar bunlar. Ama insanların frekansları zamanla değişiyor, yaydıkları enerji, inandıkları değişiyor. Her insan zaman yolunda farklı patikalardan geçiyor. Son dönemlerde sorguluyorum. Dostluk üzerine özellikle. Hayatımda oldum olası abarttığım bir şey oldu. Yeri geldi ailemden önce geldi. Gerek değen insanlara gerek değmeyen insanlara ama oldu. Hayat aslında gerçekten o kadar da üstüne düşünülmemesi gereken bir şeymiş. Çünkü her şey;

"Olan olur olmayan oldurulur olmuyorsa başka olana maruz olunur." bu şekilde işliyor. Zamanında aynı ortamı paylaştığım ve o ortamı özellikle tercih ettiğim ışığını gördüğüm insanlar geliyor aklıma, bakıyorum; her biri kendi patikasında başarı ile ilerliyor. Bunlar arasında güzel vedalarımın olmadığı insanlar da var. Ama yine de gurur duyuyorum. Işığa sahip olmak, herkesin harcı değil. Aralarında herkesi karanlığa gömüp kendi ışığını bulanlar da oldu. Doğru değil ama dediğim gibi herkesin kendi patikası herkesin yürümesi gereken bir yol var.

Mesela ben bambaşka bir insan olabilirdim. Her yeri dövme içinde, hippi tipli çok sağlam dostlukları olan kendini resme adamış dramatik bir sanatçı olabilirdim ya da askeriyeye girmiş duygularından tamamen arınmış ülke sevdasıyla toprağı kızıla boyamak üzere eğitilmiş bir insan olabilirdim. Ama öğrenmeye aç bir bilim insanının önlüğünü giyip, hayatın çıkış yoluna odaklanmış bir insan olup çıktım. Bu yaşında büyük işler yapan biri oldum. Yaptığı çoğu şeyi paylaşan biri değilim.

Küçüklüğümden beri bazı isteklerim ve hayallerim oldu 24 yaşındayım ve şu ana kadar çoğunu gerçekleştirdim. Hepsinin tek bir ortak cümlesi vardı. Başarılı olmak istiyorum. Başarı gerçekten çok göreceli bir kavram herkese göre değişiyor. Nerden başladığına göre de değişiyor biraz subjektif bir bakış açısına sahip. Ama şunu hayatımda o kadar net gördüm ki, ne zamanki ben bu hedeften uzaklaşsam başıma hep kötü şeyler geldi. Benim mutluluğum başarıda çünkü. Ne zamanki, beni üzerimdeki karakter kıyafetinden uzaklaştıran insanlarla oldum ne zaman ki ışığım sönmeye başladı o zaman bir şey, hayatımı alt üst etti. yok olabileyim ki, tekrardan kendimi bulayım diye. O yüzden ki, öneli olan olmuşluğunuz ve içinizdeki alev metaryaller değişir neyi eritip ne yaptığınız değişir belki ateşinizin gürlüğü ve rengi de değişir. Ama imzanız değişmez. O artık sizin ürününüz olacaktır çünkü. Bu hayatta kimlerle olduğunuzun pek de bir önemi yok çünkü hayat bir satranç tahtasıysa, sizin bu oyunda ilerleyebilmeniz için renginize ait taşların zamanla yer değiştirmesi ve tahtadan ayrılması gerekir.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
İdam Taburesi

İnsan küçüklüğünden beri başarıyı eksik etmeyince dualarından, şaşırıyor huzurlu olunca tatminkarlığın hafifliğinde süzülürken. Basit...

 
 
 

Comments


bottom of page