top of page

Olgun

  • Yazarın fotoğrafı: Selver Akdoğan
    Selver Akdoğan
  • 21 Eki 2023
  • 2 dakikada okunur

Yaşamınızda bir anlığına durup etrafınıza baktığınız anlar vardır. Şu sıralar o anlardan birini yaşıyorum. İnsan "oldukça" bir şeylerin rengini yitiriyor. İnsanlarla olan ilişkileriniz, yapabildikleriniz, yapmamayı tercih ettikleriniz ve bıkıp savaşmadıklarınız. Hepsinin kesiştiği nokta, artık iplerin sizin elinizde olduğunuzu fark ettiğiniz an, her şey biraz daha grileşiyor hayatınızda.


Grinin bile tonları olduğunu öğreniyorsunuz. Bağlı kaldıklarınıza sıkıca bağlanıyor, yeniden bağlar kurduğunuzda bunların gidebileceğini, kırılabileceğini bilip, acıyı teraziye koyup öyle yola çıkıyorsunuz.


Herkesin gösteriş yapıp aslında içten içe çürük olduğu bu dönemde, terapiler yapıp kendi içinizi dönmeye çalışıyorsunuz. En azından son moda bu. Oysa ne zamandan beri doğadan ayrıldık? Zayıf olanın elimine olduğu, koşullara adapte olamayanların öldüğü bu düzende neden zayıfları yaşatmaya odaklanır olduk? Terapiye ihtiyacınız yok, devam etmeye ihtiyacınız var. Acıyı kabul edip, devam etmeye. Her şeyin toz pembe olması gerektiği düşüncesini kim aklınıza soktuysa, sizin çıkartma zamanınız geldi. Çünkü hayatta küçük şeyler değerlidir.

Küçük anlar,

küçük bakışlar,

küçük dokunuşlar...


Büyükçe, "oldukça" bir şeylerin aslında o kadar da büyük mesela olmadığını görüyorsunuz. Bu şey gibi biraz. Sporu bırakıp uzun zamandan sonra devam eden bir insanın gelişiminin yeni başlayan bir insandan daha hızlı olması gibi ya da sıfırdan milyoner olmuş bir insanın elinden parasını alsanız bile, o parayı yeniden kazanabileceği gerçeği gibi.


Büyük şeyler zamanla çözülür. Önemli olan küçük şeyler. Önemli olan o büyüdükçe kuramadığınız bağların samimiyetinde, doğumla beraber gelmiş bağların kopması, zamanla sevdiklerinizin azalması ve yalnızlık. Bunlar baş etmesi en gri renkler. İnsan bu griliğe alıştıktan sonra kimsenin karanlığı ne ışığına gölge olur ne de kimsenin aydınlığı karanlığına yıldız.

İnsan, "olmayı" öğrendiğinde hala beyaz kalabiliyorsa marifet.

Yapabildiği şeyleri yapmamayı tercih ediyorsa bu bir marifet.

Ama kimse size neden bunu yapmadın diye sorma lüksüne sahip değil. Kimse sizin verdiğiniz savaşları vermedi ve vermiyor.

Muhtemelen benim verdiğim savaşların cephesine girdiğinde korkudan atına yapacak insanların beni eleştirmesine izin vermem. Çünkü bu böyle. Bazen yeneriz, bazen yeniliriz, bazen ise yenilmeyi tercih ederiz.

Hayatta en acıtan, yenilmeyi tercih ettiğimiz olayların siyahlığıdır. Çünkü o siyah içinize işler. Bazı şeyler sizi "oldurur" ve siz, yavaşça ışığınızın sönmesini izlersiniz. Yavaşça grileştiğinizi görürsünüz aynada.

Artık her gülüşünüz provalıdır. Her bakışınız, her cezbedişiniz, her ilişkiniz.

Provasız, plansız olan şeyleri sevin ve onlara sıkıca sarılın. Yanında beyaz kalabildiklerinize, sarılın. Çünkü yalnızlık tan vakti gibidir. Gelip çatar ve siz orda bir yıldız bile olamazsınız.




 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
İdam Taburesi

İnsan küçüklüğünden beri başarıyı eksik etmeyince dualarından, şaşırıyor huzurlu olunca tatminkarlığın hafifliğinde süzülürken. Basit...

 
 
 

Comments


bottom of page